Olaylı Maç ve Gerisi

-
Aa
+
a
a
a

Galatasaray'la Roma arasında oynanan ve sonrası öncesini belirleyecek denli kamuoyunda yankı uyandıran maç -aslında dünya ahvali ve hepsinden öte de biz-, kendimize dair ibret verici göstergeler içermekte. Bu göstergeler hiç de yabancı değil, ancak farklı olan bir spor olayının aynasından yansıması; kendi içinde bu anlamda özgün bir versiyon. Artık dünyada yaşananlar öylesine çok yönlü noktalar sunuyor ki, tıpkı hologramlar gibi, herhangi bir açıdan bakış bize öteki yanları da gösterebiliyor.

Olayların şiddet yanıyla başlayalım. Galatasaray takımı öyle bir ligden gelmektedir ki, şiddet futbolun neredeyse vazgeçilmez dozu haline gelmiş ve bu doz, bağımlılık yapan bir uyuşturucu madde gibi artarak futbol camiasının birinci gündemine gelip oturmuştur. Galatasaray'ın 7 kişi kaldığı maç henüz çok yenidir. (Bu durumun haklılık ya da haksızlığını tartışmıyoruz. Yalnızca şiddete ilişkin bir saptama yapmak için verilen bir örnektir). Benzer şekilde, takım uçağa binmeden önce gazetelerin en önemli gündem maddelerinden biri, soyguncuları infaz eden güvenlik görevlisi ve onun ne kadar iyi yapıp yapmadığıdır. Bunun anlamı şu: Takım şiddete karşılık vermeye ya da yansıtıldığı ortamlarda kullanılmasına zaten yabancı değildir. Böyle bir saptama -dikkat edilirse- basın organlarımızda hiç yapılmamıştır, zira şiddet ne yazık ki artık bizim için doğal toplumsal veri haline gelmiştir. Oysa kavgayı kimin başlattığı kadar, onu serinkanlılıkla bertaraf edebilme yetisi ve alışkanlığı da önemlidir ve bu Roma'daki olaylarda kesinlikle dikkate alınmalıdır.

"Berlusconi zihniyeti"

İtalyan polisinin tavrı, polis şiddetinin belli milliyet ya da ırklara özgü değil, ama belli zihniyet ve dünya görüşleriyle ilgili olduğunu dünya kamuoyuna ne kadar göstermiştir, bilinmez. Berlusconi'yi iktidara getiren mentalite tabii ki o copları kaldıran kolları ve onlara alkış tutan elleri de yaratacaktır. Küreselleşme karşıtı gösteride, o gencin İtalya'da öldürülmesi bir rastlantı değildir. Silahı ne amaçla ve niyetle kullanacağını polisin kafasının içi belirler ve söz konusu niyet, bir ülkedeki egemen politik tercihin polis özelinde yansıyan tezahüründen başka bir şey değildir. Şimdi hal böyleyken, Dışişleri Bakanı Cem'in İtalyan polisini “Mussolini taraftarı" ve "faşist” olarak nitelemesi de düşündürücüdür.

Eğer bir polisin “faşist” oluşunu diyelim cop kullanma sayısı ve şiddeti belirleyecekse, o kriter açısından hiç de fakir olmayan başka ülkeler de vardır. Ayrıca bir yanda Dışişleri Bakanı böyle konuşurken spordan sorumlu bakan,"iyi ama, iki ülke arasındaki ilişkilere de dikkat etmeli" diyebilmektedir. Ortada resmen devlete hakaret düzeyinde bir ilişki ihlali söz konusuyken, bir bakan da hala ilişkilerden bahsedebilmekte, herhalde bu durumda ilişkiden bir takım zümrelerin zedelenebilecek ticari ilişkilerini kast etmektedir.

Olan bitenin kanımca asıl vahim yansıması bizdeki 'üç büyük' klüp camiasının maç erteleme kararına olan tepkileridir. Kimsenin olağan durumda, diğer deyişle maçın olaysız sonuçlanmasından sonra maç iptalini beklemeyeceği bir ortamın tam tersi, olağandışı bir durum söz konusuyken, bazı zümrelerin sergilediği hoşgörü ve dayanışma zaafının her şeyden önce toplumsal bir zaaf olduğu unutulmamalıdır. Toplumda kesimler arasında toplumsal bir 'anlama ve duyarlılık' ilişkisi kalmadığından, olan bitene insani boyutundan bakma, bakabilme şansı da yitirilmiştir.

Galatasaraylı futbolcular trafik kazası da geçirebilirler ya da diyelim bir arkadaşları ölümcül bir hastalığa yakalanabilir ve takım ağır bir psikolojik sarsıntı içinde olabilirlerdi. Kaldı ki yaşananın insani boyutunun (psikolojik teröre maruz kalmaları) yanı sıra, kasıtlı şiddet uygulanması gibi çok daha ciddi başka bir yanı var ve asıl dayanışma gösterilmesi gereken alan budur. Hal böyleyken dikkatler neden bir maçın oynanıp oynanmamasında yoğunlaşmaktadır? Çünkü tüm geçerli kriter ve dikkate alınan tek gerçeklik, şampiyonluktur. Peki şampiyon olmak ne ifade eder? O bir iktidar meselesidir. İktidar ve güce sahip olma, bazıları için tüm insani değerlerin önündedir ve bu anlamda cop izleri, sis bombaları, travmalar, şu ya da bu insan hakkı ihlali, kendi iktidar ve güç alanlarını tehdit etmedikçe önem ve ciddiyet arz edecek unsurlar olamayacaktır.

Esneyemeyecek kadar katılaştığımız için kırmaya ve kırılmaya devam ediyoruz.

Spor Forumu'na göz atmak için tıklatınız